Güvencesiz Koşul Nedir? Antropolojik Bir Bakış Bir antropolog olarak dünyayı anlamaya çalışırken, her toplumun güven duygusunu nasıl inşa ettiğini gözlemlerim. Fakat bazı durumlarda bu güven, görünmez çatlaklarla sarsılır; işte o noktada “güvencesiz koşul” ortaya çıkar. Bu yazıda, sadece ekonomik bir kavram olarak değil, kültürel bir olgu olarak güvencesizliği inceleyeceğiz. Çünkü insan toplulukları, güvenin ve güvencesizliğin anlamını ritüellerinde, sembollerinde ve topluluk bağlarında yeniden üretirler. Güvencesizlik: Kültürel Bir Durum Olarak Belirsizlik Antropolojik açıdan güvencesiz koşul, sadece maddi eksiklikle değil, varoluşsal bir belirsizlikle ilgilidir. İnsan, hangi toplumda yaşarsa yaşasın, bir aidiyet hissine, geleceğe dair öngörüye ve istikrara ihtiyaç duyar. Fakat modern dünyada bu…
Yorum BırakKıvılcım Dolu Hikayeler Yazılar
Güneş Enerjisi Neden Bitmiyor? İktidar, İdeoloji ve Toplumsal Dönüşümün Işığında Bir Analiz Bir siyaset bilimci için “enerji” kavramı yalnızca fiziksel bir güç kaynağı değil, aynı zamanda iktidarın metaforudur. Toplumların nasıl yönetildiğini, kimlerin söz sahibi olduğunu, hangi ideolojilerin meşrulaştırıldığını anlamak için enerjiye bakmak yeterlidir. Güneş enerjisi bu bağlamda yalnızca doğanın cömertliği değil; modern dünyada iktidarın yeniden dağılımının bir simgesidir. Güneş enerjisinin “bitmeyen” doğası, aslında insanın doğayla değil, iktidarla kurduğu ilişkiyi sorgulatır. Çünkü bitmeyen enerji, bitmeyen bir güç mücadelesi anlamına da gelir. Güneş ve İktidar: Bitmeyen Kaynak, Bitmeyen Denetim Tarih boyunca enerji, iktidarın merkezindeydi. Kömür sanayi devrimini, petrol 20. yüzyılı, güneş enerjisi…
4 YorumGünaşırı Yerine Ne Kullanılır? Antropolojik Bir Bakış Bir antropolog olarak dünyayı, yalnızca kelimelerin değil, onların ardındaki anlamların da şekillendirdiği bir yer olarak görürüm. Diller, kültürlerin nabzını tutan canlı varlıklardır; bir toplumun ritüellerinden zaman algısına, ilişkilerinden kimlik kurgusuna kadar her şeyi yansıtırlar. Bu yazıda, “günaşırı” kelimesinin yerine ne kullanılabileceğini yalnızca dilbilgisel bir sorgu olarak değil, kültürlerin zamanı ve düzeni nasıl kavramsallaştırdığını anlamak için bir kapı olarak ele alacağız. — Günaşırı: Zamanın Döngüsüne Dair Bir İfade Türkçede “günaşırı”, bir işin her iki günde bir yapıldığını anlatır. Yani bir gün yapılır, ertesi gün ara verilir, sonraki gün tekrar edilir. Bu kelime, düzenli tekrarın…
Yorum BırakKapsayıcı Eğitim Özellikleri Nelerdir? Küresel ve Yerel Perspektiflerden Derinlemesine Bir Bakış Bazı konular vardır ki, onlara tek bir pencereden bakmak yetmez. Her kültürün, her toplumun, hatta her bireyin farklı deneyimleriyle zenginleşen çok katmanlı bir yapıya sahiptirler. Kapsayıcı eğitim de tam olarak böyle bir konu. Gelin birlikte, bu yaklaşımın farklı coğrafyalarda nasıl şekillendiğini, hangi ortak değerler etrafında birleştiğini ve yerel dinamiklerin nasıl özgün çözümler ürettiğini keşfedelim. Belki de kendi yaşadıklarınızı, gözlemlerinizi düşünmeye başlar ve bu tartışmaya siz de katkı sunarsınız. Kapsayıcı Eğitimin Temel Amacı: Herkes İçin Eğitim, Herkesle Eğitim Kapsayıcı eğitim, yalnızca dezavantajlı grupların değil, her bireyin farklılıklarını kabul eden ve…
Yorum BırakAşkın Hatırası Kore Dizisi Kaç Bölüm? Geçmişin İzinde Bir Duygu Tarihi Bir tarihçi için her hikâye, yalnızca anlatılan olaylardan ibaret değildir; o, bir dönemin ruhunu, toplumsal dönüşümünü ve bireysel kırılmalarını taşır. “Aşkın Hatırası” adlı Kore dizisi de tam olarak bu tür bir anlatıdır. Dizinin kaç bölüm olduğu sorusu, yüzeyde basit görünür; ancak tarihsel açıdan, her bölüm bir dönemin duygusal kaydı gibidir. Peki, “Aşkın Hatırası” sadece bir aşk hikayesi mi, yoksa bir toplumun değişen değerlerinin sessiz tanığı mı? Bir Dönemin Ruhunu Taşımak: Aşk ve Hatıra Arasındaki Tarihsel Bağ “Aşkın Hatırası” toplamda 16 bölümden oluşan, Güney Kore televizyon geleneğinin klasik formuna sadık…
4 YorumÜlkemizdeki Göçmenlerin Temel Sorunları Nedir? Toplumsal Yapı ve Kimlik Arasında Sıkışan Hayatlar Toplumsal yapıların ve bireylerin etkileşimini anlamaya çalışan bir araştırmacı olarak, göç olgusuna baktığımda yalnızca yer değiştiren insanları değil, toplumun dönüşen aynasını görürüm. Çünkü göç, bir ülkenin ekonomik, kültürel ve sosyal yapısını yeniden şekillendiren en güçlü toplumsal süreçlerden biridir. Göçmenler sadece yeni bir yaşam alanı arayan bireyler değil; aynı zamanda toplumsal ilişkilerin, normların ve değerlerin sınandığı bir laboratuvarın aktörleridir. Bugün Türkiye’de milyonlarca göçmen yaşıyor. Suriye, Afganistan, Irak, İran ve Afrika ülkelerinden gelen bu insanlar, yeni bir düzen kurmaya çalışırken çok katmanlı sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Bu sorunlar sadece ekonomik…
Yorum BırakÖdeme Yöntemi Ne Demek? – Öğrenmenin Değerini ve Değişimini Anlamaya Pedagojik Bir Bakış Bir eğitimci olarak, her kavramı sadece tanımlamakla kalmayıp, onun ardındaki düşünsel ve toplumsal anlamı da keşfetmeyi önemserim. “Ödeme yöntemi” dendiğinde çoğu insanın aklına kredi kartı, nakit ya da dijital cüzdan gelir. Fakat bu basit gibi görünen kavram, aslında insanın öğrenme, değer biçme ve değişime uyum sağlama biçimini de yansıtır. Çünkü ödeme yöntemleri yalnızca ekonomik bir araç değil; bir kültürün, bir dönemin ve bir öğrenme biçiminin göstergesidir. Peki, ödeme yöntemleri sadece para aktarma araçları mıdır, yoksa toplumun öğrenme süreçlerinin bir yansıması mı? Pedagojik Perspektiften Ödeme Yöntemi: Öğrenilen Bir…
4 YorumKan Hastalıkları İçin Hangi Doktor? Bir Yolculuğun Hikâyesi Bazı yolculuklar, bir damla kanla başlar. Ve o yolculuk, bazen bizi hiç beklemediğimiz bir güce, umuda ve bilgeliğe götürür… Bir Teşhisin Ardından Başlayan Yol Elif ve Murat, uzun yıllardır evli, sıradan ama huzurlu bir hayat süren bir çiftti. Murat bir mühendis, Elif ise öğretmendi. Murat, sorunlara çözüm odaklı yaklaşan, mantığıyla hareket eden bir adamdı. Elif ise duygularıyla düşünen, insanları anlamaya çalışan empatik bir kadındı. Birbirlerini bu kadar iyi tamamlamalarının nedeni de belki buydu. Günlerden bir gün, Murat sabah işe gitmek üzere hazırlanırken aynada solgun bir yüz fark etti. Yorgunluk, halsizlik ve baş…
Yorum BırakTavşan Tutkalı Nedir? Tarihsel Bir Analiz Bir tarihçi için küçük nesneler, bazen büyük dönüşümlerin sessiz tanıklarıdır. Bir malzemenin, bir aracın ya da basit görünen bir kimyasalın, insanlık tarihinin kırılma noktalarında nasıl rol oynadığını görmek şaşırtıcıdır. İşte bu yazıda ele alacağımız tavşan tutkalı, geçmişin izlerini günümüze taşıyan ve toplumların üretim biçimlerine yön veren ilginç bir malzemedir. — Tarihsel Köken: Doğal Yapıştırıcıların İzinde Tavşan tutkalı, adını içerdiği hammaddeden alır. Tarih boyunca insanlar hayvanlardan elde edilen kolajen bazlı yapıştırıcıları kullanmışlardır. Antik Mısır’da papirüslerin bir araya getirilmesinden Orta Çağ Avrupa’sında dini kitapların ciltlenmesine kadar pek çok yerde doğal tutkal türleri karşımıza çıkar. – İlkel…
Yorum BırakCesaretin ve Doygunluğun Eğitimi: “Karnı Tok Gözü Pek” Üzerine Pedagojik Bir Değerlendirme Eğitim, insanın yalnızca zihnini değil; ruhunu, vicdanını ve cesaretini de besleyen bir süreçtir. Her öğrenci öğrenirken yalnızca bilgiye değil, özgüvene, anlamaya ve eyleme de ihtiyaç duyar. Tıpkı fiziksel olarak tok bir insanın güçlü durabilmesi gibi, içsel olarak “doymuş” bir birey de hayatta kararlı ve cesur olur. Türkçede bu durumu anlatan çok anlamlı bir deyim vardır: “Karnı tok, gözü pek.” Bu ifade, yalnızca fiziksel refahı değil; ruhsal olgunluğu, doyumu ve cesareti temsil eder. Eğitimde de bu dengeyi sağlamak, bireyin öğrenme sürecindeki dönüşümün temelidir. “Karnı Tok Gözü Pek” Ne Demek?…
Yorum Bırak